Röportaj: Fatih Acet – Yurt Dışında ve Uzaktan Çalışmak

GirişimlerNet‘in kaliteli ve özgün içerik üretme hedeflerinden bahsederken sanırım röportajlara değinmiştim. Artık her hafta bir ekosistem sakiniyle röportaj yaparak tecrübelerini aktarmaya çalışacağım.

İlk konuğum 2016’dan bu yana GitLab‘de çalışan Fatih Acet. Kısa süre önce Kodilan.com adında bir girişime imza atan Fatih, Youtube kanalında da güzel içerikler üretiyor. Bu röportajda yurt dışında ve uzaktan (remote) çalışma deneyimleri üzerine konuştuk. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. 

Fırat Demirel: Fatih merhaba, seni kısaca tanıyabilir miyiz? Fatih Acet’in hikâyesi nerede/nasıl başladı?

Fatih Acet: Merhabalar, ben Fatih Acet. 1988 İstanbul doğumluyum. 2009 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Bilgisayar Programlama bölümünden mezun oldum ve şu anda GitLab‘de yazılım geliştirici olarak çalışıyorum.

Üniversiteden mezun olduktan kısa bir süre sonra yazılım sektörüne giriş yaptım ve 10 yıldır aktif olarak yazılım geliştirme yapıyorum. Bu sürecin son 6 yılında uzaktan çalışma şekliyle geçti. Eşim ve 15 aylık bebeğimizle şu anda Amsterdam’da yaşıyoruz.

F. Demirel: Yurt dışına ilk çıkışın GitLab ile mi oldu? 

F. Acet: Aslında ilk adımı 2013 yılında Koding ile attım. n11.com’da Arayüz Geliştirici olarak çalışırken Koding‘in CEO’su Devrim Yaşar’la tanıştım ve kısa bir süre sonra kendimi San Francisco Bay Area’daki Koding ofisinde buldum. Bir buçuk yıl San Francisco’da yaşadık. Daha sonra İstanbul’a döndüm ve uzaktan çalışmaya devam ettim.

GitLab’e Koding’den sonra, Mayıs 2016’da geçiş yaptım. Kasım 2017’de de Hollanda’ya taşınma kararı aldık. Taşındığımızda oğlumuz 3 aylıktı. Bizim için biraz zor bir süreç oldu fakat daha önce yurt dışında yaşama tecrübemiz olduğu için ve isteyerek gittiğimiz için kısa sürede uyum sağladık.

Fatih Acet - Gitlab
Fatih Acet – GitLab

F. Demirel: GitLab özellikle yazılım dünyasında oldukça popüler ve başarılı bir girişim ama bilmeyenler için kısaca GitLab’dan bahseder misin?

F. Acet: GitLab 2011’de sadece bir kişi tarafından kurulan ve 2015’de YCombinator desteğiyle çok ciddi bir şekilde büyümeye başlayan bir girişim.

Yazılım geliştirme sürecinin başından sonuna kadar gerekli olan bütün süreçler için kullanılacak bir ürün oluşturmaya çalışıyoruz. Uygulamanızın henüz fikir aşamasından başlayıp hayatına devam edeceği sunucuya aktarılmasına ve hatta daha sonrasında sağlıklı çalıştığını kontrol etmeye kadar ihtiyacınız olacak her aracı GitLab’de bulabilirsiniz. Biz buna “Idea to Production” diyoruz.

Şu anda GitLab’in 51 ülkeden 525 çalışanı var. Ne kadar hızlı büyüdüğünü aktarabilmem için şunu paylaşayım. Ben Mayıs 2016’da GitLab’de çalışmaya başladığımda 75. çalışandım. İki buçuk yılda 75 kişiden 378 kişiye çıktı. Şu anda 500’den fazla çalışan var ve halen agresif bir şekilde büyümeye devam ediyor.

“GitLab hiçbir ofisi yok.”

F. Acet: Yeri gelmişken belirteyim GitLab şu anda onlarca pozisyon için eleman arıyor ve bunların hepsi uzaktan çalışma (remote) tipinde. Çünkü GitLab’in dünyanın hiçbir yerinde ofisi yok. Tamamen uzaktan çalışma şekliyle yönetilen bir şirket.

Ben İstanbul’dayken de uzaktan çalışıyordum, Hollanda’ya taşındığımıza rağmen uzaktan çalışmaya devam ediyorum. Dünyada bu kadar çok çalışana sahip “remote-only” tek şirket.

F. Demirel: Ben GitLab için Amsterdam’a taşındığını düşünüyordum ama görünen o ki aslında bu senin tercihin. Yarın başka bir şehirde bile olabilirsin. Peki bugünkü durumda sıradan bir iş günün nasıl geçiyor? Çalışma yeri ve zamanı konusunda ne kadar esneksiniz?

F. Acet: Çalışma yeri konusunda hiç bir kısıtımız yok. Çalışacak bir ofis olmadığı için canınızın istediği her yerde çalışabilirsiniz. Çalışma saatlerimi ise ben belirliyorum. Gün içinde ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum ve bu yüzden çalışma saatlerimi daha ziyade akşam ve gece olarak planlıyorum.

Genelde günümü ikiye bölüp sabah ve akşam/gece olmak üzere iki şekilde çalışıyorum. Bu bana hem Avrupa hem de Amerika saat dilimindeki kişilerle çalışma imkanı veriyor. Fakat bu tamamen benim istediğim bir çalışma şekli. Siz isterseniz sabah 9 akşam 5 çalışabilirsiniz, veya öğlen 1 akşam 9…

“2-3 yılda 40 tane kişisel eposta göndermemişimdir.”

F. Demirel: Peki çalışma sürelerinizi nasıl ölçümlüyorsunuz?

F. Acet: GitLab’de kültür olarak saat tutmak veya çalışılan saati saymak yok. Onun yerine yapılan işi ve çıktıyı ölçü kabul ediyoruz.

Çalışma şekli olarak, bütün iletişim GitLab üzerindeki issue’larda geçiyor. GitLab’de çalışmaya başladığımdan beri 40 tane kişisel email göndermemişimdir sanırım.

Hafta içi her gün Türkiye saatiyle saat 19:00 ve 19:30’da iki toplantı yapıyoruz. İlkinde farklı departmanlar son bir ayda olan gelişmeleri aktarıyor ve bu sayede herkes her departman hakkında bilgi sahibi oluyor. Bu toplantının hemen ardından Şirket Toplantısı başlıyor. Herkesin erişebildiği bir Google Docs var. O gün bir şey paylaşmak isteyen (bu kişisel bir konu da olabilir) o dokümana ekliyor ve sırası geldiğinde paylaşıyor.

“Türkiye yazılım sektöründe 6-10 yıl içinde çok ciddi sıçrama yapabilir.”

F. Demirel: Tüm iş tecrübelerini (girişimcilik ve yazılım ekosistemi açısından) kıyaslarsan Türkiye ve diğer ekosistemler hakkında neler söyleyebilirsin? Sence artılarımız ve eksilerimiz neler?

F. Acet: Bence en büyük artımız genç nüfusumuz, en büyük eksimiz ise bu gençlerimizi, özellikle yazılım alanında, verimli bir şekilde kullanamıyor oluşumuz.

İnanıyorum ki, gerekli adımlar doğru ve akıllıca bir şekilde atıldığında Türkiye önümüzdeki 6-10 yıl içerisinde yazılım sektöründe çok ciddi bir sıçrama yapma potansiyeline sahip bir ülke. Eğitime henüz ilkokul 7-8. sınıftan itibaren algoritma ve programlama derslerini layıkıyla vererek başlanabilir. Bu gençler daha lise sıralarından mezun olmadan algoritmik düşünebilen hatta programlama yapabilen gençler haline gelebilir. O zaman yurt dışına yazılım ihraç eden bir ülke konumuna gelebiliriz.

Ekosistem olarak baktığımızda, Türkiye’deki girişimcilik ekosistemi son yıllarda gözle görülür bir ivmeyle yükseliyor. Malesef hala olması gereken yerde değil ama bunların hepsi için zaman gerekiyor. Gelişmekte olduğunu görmek sevindirici. Bu durum yazılım ekosisteminde daha da sevindirici bir durumda bence. Gençlerimizin yazılıma olan ilgisi ve merakı son yıllarda çok fazla arttı.

F. Demirel: Youtube’da aktif olarak bilgi birikimini paylaşan birisin ve yarım milyona yakın izlenme aldığını görüyorum. Bunun etkisini görüyor musun? Karşılıksız şekilde bu üretimi yapmanı sağlayan motivasyon nedir?

F. Acet: YouTube’da yayınladığım videolara henüz 15 yaşında olup lisede okuyan ve kendi çabalarıyla bir şeyler öğrenmek isteyen gençlerin yorumlarını okumak ve hatta yaptıkları uygulamaları benimle paylaşmalarını görmek benim için inanılmaz bir duygu.

YouTube videolarımdan anlattığım içeriği öğrenip bitirme tezinde benim için de bir teşekkür notu ekleyen gençler var.

Yazılım ekosistemi olarak, GitHub, GitLab gibi mecralarda daha fazla aktif olup daha çok paylaşmayı öğrenmemiz gerekiyor. İki yıl önce yavaş yavaş başladığım YouTube kanalında bile binlerce kişiye bir şeyler öğretmeyi başardım.

Paylaşmak ve öğretmek aslında sanıldığı kadar zor bir durum değil, özellikle bizim sektörümüz için. Bir blog yazısı ya da bir video yayınladığınız zaman bu bir çok kişiye ulaşacak ve siz de ekosistem için önemli bir katkı sağlamış olacaksınız.

“Uygun bir ekosistem olursa benim gibi memleket hasreti çekenler geri dönebilir.”

F. Demirel: Peki Türkiye’deki yeteneğin yurt içinde kalması için neler yapmalıyız veya bunu engellemeye gerçekten ihtiyacımız var mı?

F. Acet: Engellemeye çalışmaktan ziyade buna gerek kalmayacak ortamı hazırlamanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Ama hem San Francisco’da start-up ekosistemini görmüş hem de Türkiye’de gerek kurumsal firmalarda gerek start-up dediğimiz girişimlerde çalışmış biri olarak bunun kolay olduğunu söyleyemem. Oralardaki kaliteyi, iş yapış şeklini, maaş ve sosyal hakları kendi ülkemize getirmediğimiz sürece bunun değişmeyeceğini düşünüyorum.

Özellikle son 3-4 yıl içerisinde inanılmaz bir beyin göçü başladı ve malesef buna ben de dahilim. Yurt dışındaki şartlar, sosyal haklar, maaşlar, hayat kalitesi, çalışılan projenin kalitesi gibi etmenler ağır bastığı için sayısız beyin göç etti. En basitinden oğlum doğduğunda tam bir ay ücretli babalık iznine ayrıldım. Türkiye’de bu süre yasal olarak üç gün ve bu süreyi beş güne çekmek için iş verenle hoş olmayan dialoglar yaşayan tanıdıklarımı biliyorum.

Yukardaki paragrafta bahsettiğim gibi ekosistemi geliştirmek ve büyütmek yapılması gereken en önemli adım. İlerleyen yıllarda daha güçlü ve gelişmiş bir yazılım ve girişim ekosistemine sahip olan, yazılım alanında söz sahibi olup yurt dışına yazılım satan, sağlam start-up’lara ev sahipliği yapan bir ülke konumuna geldiğimiz anda bu beyin göçü için çok fazla bir sebep kalmayacaktır. Hatta bu ortam sağlandığında benim gibi yurt dışında yaşayıp memleket hasreti çeken bir çok kişi de yurda dönüş yapmayı düşünecektir.

F. Demirel: Fatih yanıtların ve ekosistemle paylaştığın faydalı içerikler için çok teşekkürler.

F. Acet: Ben teşekkür ediyorum, umarım faydalı olabildiysem ne mutlu bana.

 
Total
15
Shares
2 comments

Bir Yorum Yazın

Previous Article

HerGünÖğren: Nitelikli Video Eğitim Serileri

Next Article

RePack: Tekrar Kullanılan Kargo Poşeti