Ana Sayfa Blog Sayfa 81

Tek Başına Binlerce Dolar Kazanan 10 Girişimci ve MikroGirişim

2

Hepimiz iyi bir ortağın ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz ama ortaklık kurmanın da birbir türlü derdi var. Bu nedenle girişimci ruhlu bazı kişiler tek başına yürümeyi tercih ediyor ve hayatlarına mikro girişimlerle ‘soloprenuer’ (tek-girişimci) olarak devam ediyor. Tek girişimcilerin 2 ikişi başlayanlardan iki kat kadar başarılı olabildiğini gösteren akdemik araştırmalar bile var…

Tek Girişimciler & Mikro Girişimler

Başlıkta yazdığım üzere bu yazıda ayda binlerce dolar kazanan tek-girişimcilerden ve mikro girişimlerden bahsedeceğim ama siz yine de bunların birer istatistik olduğunu ve herkesin kendine en uygun yolu tercih etmesi gerektiğini unutmayın. Aşağıda dikkatimi çeken 10 mikro girişimi ama en az 55 tane daha görmek isterseniz MakeHub.io adresini ziyaret edebilirsiniz.

MakeHub’daki 65 girişimin aylık geliri toplamda 370 bin doları buluyor. Yani yıllık 4.4 milyon dolar… Tabii 65 girişimci bir araya gelse daha çok kazanabilir miydi sorusunu da sormadan edemiyorum… Eğer daha da fazla para başarılı tek-girişimci görmek isterseniz Indiehacker.com‘a bakabilirsiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=oAIfJ-c0qYc

  1. CSS Scan: CSS düzenlemeye yarayan bir araç. Aylık geliri 4 bin dolar.
  2. Doka: JavaScript tabanlı bir görsel/resim düzenleyici. Aylık geliri 10 bin dolar.
  3. Upvoty: Kullanıcı geri bildirimi almaya yarayan br araç. Aylık geliri 6100 dolar.
  4. Signature.email: Ekipler için eposta imzası oluşturucu. Aylık geliri 2300 dolar.
  5. Plausible: Basit ve gizlilik odaklı Google Analytics alternatifi. Aylık geliri 4300 dolar.
  6. Image Charts: Görsel çizelge API’si. Aylık geliri 3500 dolar.
  7. Hyperping: Sitenin ayakta olup olmadığını takip eden bir araç. Aylık geliri 3500 dolar.
  8. Bannerbear: Görsel üretme API’si. Aylık geliri 4700 dolar.
  9. MakeBook: Nasıl bağımsız şekilde kârlı bir girişim kurabileceğinizi anlatan bir girişim. Aylık geliri 3100 dolar.
  10. Upscribe: Eposta bülteni ve abone toplama aracı.Aylık geliri 2700 dolar.

İster tek ister grup halinde yürüyün, yolunuz & gözünüz daima açık olsun. Bu konudaki kişisel tercihinizi de yorumlarda paylaşırsanız sevinirim. 🙂

Referans Sistemi Nedir? Girişimciler ve İçerik Üreticileri Nasıl Faydalanabilir?

0

Son yıllarda birçok girişimin referans davetiyle üye kazandırarak çok iyi başlangıçlar yaptığına ve hızlı büyüme oranları yakaladığına şahit olduk. Dropbox, Mailbox, Robinhood gibi bir çok popüler girişim referans sistemini işe başlarken veya başladıktan sonra kullandı ve çok sayıda müşteri ve/veya potansiyel kullanıcı kazandı.

Bence modern girişimler için olmazsa olmazlardan biri olan bu sistemi ve bu alandaki girişimleri sizlere tanıtarak daha kodlamaya başlamadan girişiminize nasıl potansiyel müşteri toplayabileceğinizi anlatmaya çalışacağım.

Bu model sadece girişimcilere de özel değil. Yazılı, işitsel veya görsel içerik üreticileri de bu modeli uygulatan ürünlerden faydalanabilir.

Bu yazıda biraz daha tanım üzerine durduktan sonra işinize çok fayda sağlayacak girişimleri tanıtmaya başlayacağım.

Referans Yoluyla Üye Kazanımı Nedir?

Netleştirmek gerekirse referans yoluyla üye kazanımı, bir kişinin belli bir kazanç karşılığında başkalarını da içeri davet etmesini ifade eder. Bu modelin uygulanmasında kişiye özel linkler kullanılır ve kişi daha çok kişiyi davet ettikçe daha fazla kazanç elde eder.

İllüstrasyonlar: Undraw

Üye Karşılığında Ek Hizmet Sağlama

Örneğin Dropbox’a arkadaşınızı davet edersiniz ve üye olduğunda ekstra depolama alanı hediye edilir. Dropbox’ı müşteri kazanma maliyetinden kurtardığınız için size bir jest yapılmıştır. Bu şekilde 16 GB’a kadar ek depolama alanı kazanabilirsiniz.

Üye Karşılığında Kredi Kazandırma

Veya Airtable’a, Streamyard’a arkadaşınızı davet edersiniz ve hesabınızda kullanabileceğiniz kredi kazanırsınız. Bu modelin gelir ortaklığından yani affiliate sisteminden farkı size nakit ödeme yapılmamasıdır. Ya bazı ayrıcalıklar sunulur ya da girişim/ürün içinde kullanabileceğiniz bir kredi (para) üye hesabınıza yansıtılır.

Bu modelin fiziki hayattaki uygulamaları da vardır. Örneğin çalıştığınız şirkete bir çalışan kazandırırsınız ve şirket sizi ödüllendirir. Bunun saadet zincirleriyle bir alakası da yoktur. Katlanarak artan bir hiyerarşi söz konusu değildir. Makul şekilde kullanıldığında herkesi memnun edecek, istediğiniz zaman kullanabileceğiniz bir sistemdir.

İşe Başlamayanlar İçin Sıra Oluşturma Taktiği

Bu modeli fiziki işlerde kullanmak için elbette bir işiniz/satışınız olması gerek. İnternet girişimleri de uzun süre girişimlerini açtıktan sonra referans sistemini kullandı ama günümüzde henüz girişimini  açmayanların hatta hiç başlamayanların bile bu modelden faydalanabileceği referans sistemi araçları var. Henüz yolun başındaki girişimler ayrıcalık hissini yaşatmak için üye olma kuyruğu oluştururlar ve sizi ön sıralara geçirmek için başka kullanıcıları davet etmenizi isterler.

Henüz açılmadığı halde sıra oluşturup kullanıcı davet eden girişimlere bir örnek olarak geçtiğimiz haftalarda tanıttığım Midas’ı örnek gösterebilirim. Aşağıdaki gördüğünüz üzere ben, özel linkim üzerinden davet ettiğim kullanıcılar sayesinde 6 bin kadar kişi arasında 2. sıraya yükselmiş durumdayım.

Açılmadan kuyruk oluşturan bir başka örnek de dijital bankacılık girişimi olarak tanıttığım Zenus. Orada da 53 binden fazla kişi içinde şu an için 29. sıradayım ve sadece sıralamada ilerlemenin yanında bazı ek faydalar da kazandım. Epostanızı bıraktığınızda görebilirsiniz.

İçerik Üreticileri İçin Eposta Abonesi Getirdikçe Ek Avantajlar Sunma

Hali hazırda hizmet veren ve daha ziyade içerik üretimine odaklanan MakerPad de benzer bir sistemi kullanıyor ve davetçilerine çeşitli ayrıcalıklar sunuyor.

Noah Kagan da içerik üreticileri tarafında verilebilecek bir örnek. Eposta bültenleri üzerinden kullanılan bu model de eposta abonesi olmaya davet ettiğiniz kişiler size çeşitli avantajlar kazandırıyor. Noah’ın eposta bültenine abone olmak için tıklayın.

Bu Alandaki Girişimleri Öğrenmek İçin Hazır Olun

Sözü fazla uzatmadan bundan sonraki yazılarda bu ürünleri/girişimleri sizlere tanıtacağımın tekrar altını çizeyim. Belki bu girişimlerden indirim bile isteyebilirim.

Umarım siz de bunu ve bundan sonraki yazıları paylaşarak bana destek olursunuz. Eğer hala abone değilseniz lütfen e-posta abonesi olun ve daha fazla faydalı içerikler üretmem için Patreon destekçilerim arasına katılın. 😉

Remotehour: Japon Girişimciden Anlık Video Görüşme Servisi

0

Daha dün video danışmanlık üzerine yeni bir girişim tanıtmışken gece yarısı yine bu alanda çok beğendiğim bir girişimle karşılaştım; Remotehour.

Remotehour, anlık video görüşmeler yapmanızı sağlayan bir web uygulaması. Hemen profilinizi oluşturup, görüşme dakikalarınızı belirleyerek herhangi bir yazılıma ve üyeliğe ihtiyaç duymadan diğer insanlarla görüntülü görüşebiliyorsunuz.

Buradaki kritik nokta görüşme sayfası açan kişinin o anda çevrimiçi olup olmadığını görmek ve hemen konuşmaya başlayabilmek. Eğer kişi çevrimiçi değilse, eposta adresinizi bırakarak çevrimiçi olduğunda bildirim alma şansınız da var ama diğer bir çok uygulamada olduğu gibi ileri bir tarihe randevu alamıyorsunuz.

Aşağıdaki görselde ve profil sayfamda 2 farklı oda oluşturduğumu görebilirsiniz.  5 Dakikalık ücretsiz tanışma için e-postanızı bırakmayı ihmal etmeyin. 🙂

5 Saniyede Ücretsiz Kullanmaya Başla

Remotehour’da 5 saniyede Google veya Facebook hesabınızla bağlanıp ücretsiz şekilde profil oluşturmanız mümkün. Ücretsiz şekilde sınırsız konuşma ve ekran paylaşımı yapma şansınız da var.

Edvays’de de beğendiğim özelliklerden biri olan süre sayacının ücretsiz üyelikte olması da harika. Yine ücretsiz hesaplarda Slack ve Twitter entegrasyonu, takipçi (eposta) toplama, sınırsız ekran paylaşımı gibi güzel özellikler var ve elbette her şey sınırsız değil.

Ücretsiz hesap sahipleri sadece 1 oda oluşturabiliyor ve en fazla 15 dakikalık görüşme seansı açabiliyor.

Ücretli Üyelikle Bilgini Paraya Dönüştür

Remotehour’a aylık 12$ karşılığında üye olduğunuzda ise çok güzel özellikler açılıyor ki bunun ilki görüşmelerden para kazanabilmeniz. Stripe entegrasyonu sayesinde görüntülü görüşmeler için ücret talep edebiliyorsunuz. Kredi kartı ile ödeme yapılıyor ve konuşma ücreti sadece Stripe kesintisiyle hesabınıza yatıyor.

Ücretsiz hesap sahiplerine sunulan diğer avantajlar ise istenilen uzunlukta görüşme seansı açabilmek, 5 farklı oda oluşturabilmek ve görüşmeleri uzatmak için 5 dakika ekleyebilmek.

Ekip halinde katılmak istediğinizde özel bir fiyat ödemeniz gerekiyor ve sınırsız oda ve sınırsız görüşme süreleri açabiliyorsunuz. Ayrıca sayfanızda kişiselleştirme yapabiliyorsunuz.

Sosyal Medya Çağına Uygun Bir Girişim

Daha önce tanıttığım girişimler biraz daha profesyonel görüşmeler için değer taşırken Remotehour bence tam sosyal medya çağına uygun bir girişim. Anlık, hızlı ve kolay erişilebilir ama yine de özel bir iletişim kanalı açmak isteyenler için oldukça ideal.

Daha önce farklı uygulamalar denemiş olmama rağmen ben Remotehour’u oldukça beğendim ve normalde Meetfox kullandığım video danışmanlık sayfama da ekledim. Uygun vakit bulduğumda Remotehour üzerinden sorularınızı cevaplamaktan memnun olacağım.

Ben yukarıda gördüğünüz gibi 5 dakikalık ücretsiz bir oda ve 10 dakikalık seanslar için 1 dolarlık bir oda açtım. Zaman zaman aktif olarak sizlerle görüşmek ve sorularınızı yanıtlamak istiyorum. Her iki odaya da abone olmanızı isterim. 🙂

Chatroulette ile CuriousCat’in Karışımı

Remotehour için Chatroulette ile CuriousCat‘in karışımı demek sanırım yanlış olmaz. Siz de çevrenizdeki insanlarla birebir kısa video görüşmeler yapmak istiyorsanız Remoteour’da bir profil açmanızı tavsiye ederim. Bu girişimin benzerlerinin yakın zamanda artacağını da düşünmüyor değilim.

Remotehour’un Hikâyesi

Ben Remotehour’a Twitter’da rastlayınca hemen kurucus ortağı Shun Yamada‘yı çevrimiçi yakalayarak 5-10 dakika görüntülü görüştüm. Daha sonra da kendisiyle mesajlaştım ve siteyi inceleyince Remotehour’ın hikâyesini ayrıntılı olarak anlattığı Medium yazısını buldum.

Shun, San Francisco’da yaşayan, 5 yıldır serbest çalışan Japon asıllı bir girişimci. Bu sene başında uzaktan çalışan şirketlerin ekip içinde ve müşterileriyle görüntülü görüşebilmesi için Remotehour’ı geliştirimeye başlamış. Ocak ayında ürünün en sade halini yani MVP‘sini kodlayan Shun, NomadList, Remotive ve Workfrom gibi uzaktan/remote çalışanların çok olduğu ağlara girip kullanıcı kazanmaya çalışsa da maalesef başarılı olamamış. Çoğu mesajı görmezden gelinmiş ve ancak birkaç kullanıcı kazanabilmiş.

Shun Yamada – Remotehour’ın kurucusu

Bir zaman sonra uzaktan yürütülen ve rekabete dayalı bir hızlandırma programı olan Pionner’a katılan Shun, 17 Mart’ta San Francisco pandemi nedeniyle kapatılmasını fırsat bilerek Remotehour’ı Hacker News‘te ve Product Hunt‘ta paylaşmış. Yine olumlu ve olumsuz geri bildirimler gelmiş. Hacker News’te 82 puan, Product Hunt’ta 300 oy/upvote almış.

Pionerr’a başvurduktan sonra da sunum gününe katılacak girişimler arasına seçilmiş ve Superhuman’ın kurucusu ve CEO’su Rahul* Vohra‘ya girişimini tanıtmış (aşağıda) ve Jason Calacanis’in de aralarında olduğu bir grup girişimciden 300 bin dolar yatırım almış.

Sözü daha fazla uzatmadan sizi Remotehour ile başbaşa bırakıyorum. Remotehour, sizin de işinize yarayan bir ürün olur. En kısa zamanda yüzyüze görüşmek dileğiyle! 😉

*Rahul, zamanında Rapportive adlı ürününü LinkedIn’e satmıştı.

https://www.youtube.com/watch?v=icrlIBDJngo&feature=emb_title

 

Edvays: Yetenekli Video Danışmanlık Platformu

5

Mart ayında pandemi nedeniyle uzaktan görüntülü danışmanlık girişimlerinin önemli olacağına dair bir yazı paylaşmıştım. O günden bugüne çok farklı girişimlerden haberdar oldum. Bazıları yarım kaldı, bazıları yoluna devam ediyor, muhtemelen yenileri de şu anda bir yerlerde geliştiriliyor. Bugün sizlerle paylaştığım Edvays.com ise çok kısa süre önce hizmet vermeye başladı ve bu dikeyin en çok bilinen girişimlerinden biri olmak istiyor.

https://www.youtube.com/watch?v=MyBg2fKMz7Q

Edvays nedir?

Edvays, kısaca video danışmanlık hizmeti sunan pazar yeri girişimlerinden bir başkası. Tıpkı diğer girişimlerde olduğu gibi mentor/uzman veya danışan olarak platforma katılabiliyorsunuz. Edvays, rakip girişimlerden farklı olarak daha detaylı ve uzmanı tanımayı kolaylaştıran profil sayfaları sunuyor.

Uzmanlar kendilerini yazılı olarak tanıtmanın yanında profil sayfalarına video, fotoğraf ve makale de ekleyebiliyor. Edvays’ta profili onaylanan her uzmanın edvays.com/safaktozar gibi ismine özel bir sayfası oluyor.

Bir uzmanın sayfasında uzmanlık alanlarını, eğitim bilgilerini ve hangi kurumlarda eğitim aldığını görebiliyorsunuz. Ayrıca diğer kullanıcıların (danışmanlık almış olanlar) yorumlarına da yer veriliyor.

Ayrıca danışanların ve uzmanların kendilerine özel birer yönetim paneli var. Alınan randevular kolaylıkla takip edilebiliyor. Bir de uzmanlar Iframe kodu ile hizmet tekliflerini sitelerine ekleyebiliyor.

Görüşme Öncesi ve Sonrasında Mesajlaşma + İndirim Kuponu

Yine Edvays görüşme sırasında mesajlaşma, görüşme öncesinde bilgi almak için mesajlaşma, indirim kuponu oluşturma gibi özellikler de sunuyor. Ben de kendi profilim için oluşturduğum kuponu aşağıda paylaştım..

Seanslarda Zaman Takibi Var

Edvays’ın bir farklılığı da görüşme tarafında. Diğer bazı uygulamalarda görmediğim ve beni memnun eden bir süre sayacı özelliği var. Yani danışmanlık seansına başladığınızda bir geri sayım sayacı da görüyorsunuz. Süre tabanlı bu tarz işlerde dakika başı ücretlendirme olmadığı takdirde bu özelliğinin elzem olduğu kanaatindeyim. Aksi takdirde zamanı verimsiz kullanmak ve görüşme süresinin uzayıp gitmesi gibi olumsuz durumlarla karşılaşabiliyoruz.

Ücretlendirme

Edvays, Izyico pazar yeri entegrasyonuyla çalışıyor. Uzmanların kazandıkları ücretin %20’sini platforma yani Edvays’a ödüyor. Uzmanlar kazandıkları parayı profillerine ekledikleri banka hesabına alabiliyor. Edvays’de 25 ve 55 dakikalık görüşmeler ayarlanabiliyor ve en düşük ücret sırasıyla 25 dakika için 59 TL ve 55 dakika için 99 TL olarak belirlenebiliyor.

Şafak Tozar tarafından kurulan Edvays, şu anda 110 uzman ve 400 uzman başvurusuyla 12 gündür hizmet veriyor. Bugüne dek gerçekleşen görüşme sayısı ise 12. Ben de profili onaylanan isimlerden biriyim ve profilime banka hesabı eklemediğim için bir görüşmeyi kaçırmak zorunda kaldım. 🙂

Şafak Tozar, Edvays ile bir “Edvaysr” topluluğu oluşturmak istediklerini söylüyor. Yani insanların kafalarındaki sorulara yanıt bulmak için ilk önce Edvays’a gelmesi amaçlanıyor. Diğer bir deyişle video danışmanlık denince akla gelen ilk adres olmak istiyor.

Diğer yandan Edvays’ın zaman içinde birebir görüşmenin üzerine webinar özelliği ekleme ve ve 50 kişiye kadar katılımcı alma gibi planları da var. Temeli Mayıs ayında atılan ve Haziran ayında kodlaması başlanan bir girişimin Eylül ayında bu kalitede ortaya çıkması bence gayet güzel bir ürünleştirme hikâyesi.

Eğer siz de bir konuda uzman olduğunuza inanıyorsanız ve hala tecrübenizi paraya çevirmeye başlamadıysanız Edvays’ı deneyebilirsiniz. Elbette danışan olarak da platformdaki uzmanlarla görüşebilirsiniz.

Şahsen ben kendi profilimi açtım ve gelecek talepleri merakla bekliyorum. GNET30 indirim koduyla benimle görüşmek isteyen ilk 10 kişi için de 30 TL indirim de tanımladım. Maalesef daha fazlasını tanımlayamıyorum. Belki bu konuda biraz daha esneklik sağlanabilir. :

https://www.youtube.com/watch?v=JdIOI19ILCM

Android 50: Yeni Başlayanlar İçin Android Programlama Eğitimi (Fırsat)

0

Geçen ay sonunda başladığımız 1 ayda 1000 dolar kazanma meydan okumasına katılan isimlerden biri olan Ahmet Safa Orhan, yeni başlayanlar için Android uygulama geliştirme eğitimi Android 50‘yi yayına aldı ve öğrenci kazanmaya başladı. Hatta bir kaç gün içinde 100 öğrenci sınırını geçti  (bazıları ücretsiz katılım).

Sizin de aşağıdaki tanıtım videosundan anlayacağınız üzere eğitimin sadece adı değil kendi de İngilizce. Deneyimli bir yazılım mühendisi olan ve yurtdışında da çalışan Ahmet Safa, Android Fifty eğiminde tamamen yeni başlayanların ve kodlama bilmeyenlere özel bir eğitim sunuyor. Bu noktada İngilizce bilginizin de üst seviyede olmasına gerek yok sanıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=a_0Vj3Kq0-o

Udemy üzerinde yayınlanan eğitim setinin süresi toplam 5 saat. Videolar kaliteli ve altyazı seçeneği de var. Diğer yandan Ahmet Safa daha ileri gitmek isteyenler için bir de Google Classroom üzerinden birebir destek sunuyor. Bir aylık 199 dolar karşılığında eğitmen ile özel görüşmeler yapıp sorularınızı sorabiliyorsunuz.

Sizin İçin Sadece 1$

Gelelim bu eğitimi kimlerin ücretsiz alacağına. Normalde 209 ₺ olan eğitimi Udemy’nin bitmeyen kampanyaları nedeniyle 37₺ gibi bir tutara yakalayabilirsiniz. Ancak Girişimlernet’in Patreon destekçileri arasına sadece 1 dolarlık bir destekle katılmanız halinde bu güzel eğitime ücretsiz erişebileceksiniz. Ben bile normal Udemy fiyatıyla aldım bu eğitimi. :))

Diğer yandan Google Classroom destekli özel sınıfa katılmak isterseniz onun için de %50 indirim isterseniz bu yazıya yorum bırakabilirsiniz. Patreon destekçim olmasanız da Türkiye’deki okuyucularımıza yardımcı olmaya çalışacağım. 😉

9 Kişilik LunchClub, Pandemide Nasıl Pivot Edip Değerini Katladı?

0

Geleceği Görenler ile Türkiye’nin ilk internet girişimlerinin hikâyelerini ayrıntılı olarak anlattım ama bazen bazen yabancı girişimlerin kuruluş ve büyüme hikâyelerini de kısaca paylaşmak istiyorum. Çünkü her hikâyenin öğretici veya ilham/motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum.

Bugün sizinle paylaşacağım girişimse kısa süre önce sizlere tanıttığım Lunchclub.

Lunchclub, farklı alanlardaki profesyonellerin otomatik olarak eşleştirildiği, bir çeşit tanıdıkları genişletme (networking) platformu. Pandemi nedeniyle evlere hapsolduğumuz bu dönemde giderek popülerleşti ve dün 100 milyon doları aşan bir değerlemeyle 24.2 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu. Giriş sayfası o kadar basit ki, şaşırmamak elde değil.

Peki değerlemeye nasıl ulaştı dersiniz?

Pandemiyle Gelen Pivot

Lunchclub aslında pandemiden çok önce 2017 yılında, San Francisco, New York ve bazı ABD şehirlerinde insanların yüzyüze tanışmalarını sağlamak amacıyla kurulan bir girişim. Fakat pandemi patlak verince girişimin kurucuları Mart ayında işleri tamamen dijital ortama taşıma kararı almış. Eskiden mekân önerileri paylaşan girişim, şimdi her çevrimiçi toplantı için bir Google Meet buluşması ayarlıyor.

Görüşmelerden herhangi bir ücret talep etmeyen Lunchclub, her hafta 10 binlerce görüşmeye aracılık ediyor. Temmuz ayındaki bu sayı, pandemiden önceki görüşmelerin tam 10 katı.

Coatue ve Lightspeed Venture Partners tarafından fonlanan Lunchclub, yapay zekâ ile en iyi eşleştirmeleri yapmayı hedefliyor ki işin asıl zor tarafı da bu. Girişim gerçekten işin eşleştirme algoritmasına kafa yoruyor. Zaten siteye girdiğinizde görebileceğiniz gibi arayüz ve tanıştırma e-postaları oldukça basit ve sade olduğunu görebilirsiniz.

Girişimin kurucu ortağı ve CEO’su Vlad Novakovski, toplantılar sonunda gönderilen ayrıntılı ‘görüşme anketi’ sayesinde daha isabetli öneriler yaptıklarını söylüyor. Quora’da makine öğrenmesi ekibinin liderliğini yapan Vlad, kullanıcıların da bu tahminlere şaşırdığını söylüyor. Elbette kullanıcılar sisteme ne kadar bilgi ve geribildirim verirse sistem de o kadar iyi tahminler yapıyor ama Lunchclub gerçekten farkını ortaya koyuyor ve burada tanışan bazı kullanıcılar ilerleyen arkadaşlıkların hikâyesini diğer insanlarla paylaşmaya başlıyor.

Ekip 9 Kişiden 15 Kişiye Çıktı

Pandemi’den önce 9 kişiyle çalışan Lunchclub, şu anda 15 kişilik bir ekiple yönetiliyor. Girişim yeni gelen yatırımla uzun süre rahat etme lüksüne ulaşan erişmiş ama elbette büyüme hızına bağlı olarak ekip genişletme masrafının ne olacağını kimse bilmiyor.

Diğer yandan Vlad, işe alımlara veya yatırımlara aracılık ettiklerinde sistemin finansal olarak ödüllendirileceğini yani para kazanacaklarını da ekliyor. Hatta bazı kullanıcılar bu sebeple Lunchclub’a para ödemeye hazır olduğunu söylüyor.

Lunchclub ekibi. – Vlad Novakovski alt sırada, sağdan ikinci.

Peki Lunchclub Kimlerle Rekabet Ediyor?

LinkedIn, profesyonel bağlantılar kurma konsuunda dolaylı bir rakip olsa da aslında Lunchclub’ın çok uzağında. CEO Vlad da LinkedIn’deki bağlantı öneri sisteminin asimetrik/kalitesiz şekilde büyüdüğünün farkında. Herkesin birbirini tanımadan bağlantı kurduğu ve sonrasında da bir şekilde tanışmadığını bilmeyen var mı?

Diğer yandan LunchClub’da fayda odaklı tanışmalar var ama GrowthMentorSuperpeer vb. çevrimiçi danışmanlık portallarından farkı olduğu da ortada. Girişim ücretsiz eşleştirme hizmetini sonlandırsa bile tavsiye algoritmasıyla dünyanın her köşesindeki insanları birbirine bağlamak konusunda kesinlikle GrowthMentor ve Superpeer gibi girişimlerden ayrı bir kulvarda koşuyor. Zaten Lunchclub’a katılanlar direkt bir danışmanlık vermek yerine yeni insanlar tanımak ve olası işbirliklerine kapı aralamak için orada bulunuyor. Bu haliyle de kendine yeni bir rekabet alanı açıyor.

Şahsen ben de tanıştığım Amerika’daki bir göçmen bir dijital ajans sahibiyle konuşurken benzer deneyimleri yaşadım. Felsefeden içerik pazarlamasına kadar farklı sorular etrafında birbirimizi tanıdık ve yol gösterici olmak ve hatta ‘iş paslamak’ üzerine konuşarak ayrıldık.

Lunchclub’ın güzel bir tarafı tarafların birbirini tanıması konusunda herhangi bir bariyer koymaması. Zaten profilinde sosyal hesaplarını görebiliyorsunuz ve tanıştırma direkt eposta üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla oldukça pürüzsüz bir şekilde başlayan tanışmayı aynı şekilde sürdürmemek için bir neden yok.

Oyunlaştırma Dinamiği & Referans Sistemi

Tabii tüm bu olumlu gidişatın yanında Lunchclub’ın oyunlaştırma sisteminden de bahsetmek gerek. Girişimin sunduğu deneyim elbette büyümesine etki etki ediyor ancak görüşme yapabilmek için kullanılan bir kerdi/puan sistemi var. Elinizdeki puanlar daha fazla kişiyle tanışmanızı sağlıyor ve insanlarla tanıştıkça da puan kazanıyorsunuz. Bu da kullanıcıların arkadaşlarını siteye davet etme konusundaki cesaretini ciddi şekilde artırıyor.

Örneğin ben ilk tanıtım yazısında ve Twitter’da kendi referans bağlantımı paylaştığım için güzel bir puan biriktirerek daha fazla görüşme yapabilme fırsatına eriştim. Şu anda 132 puanım var ve bu puanları görüşme yapacağım kişi yelpazesini genişletmek için kullanabiliyorum. Muhtemelen bu yazıdan sonra da daha fazla puan kazanmış olacağım…

Türkiye’de Deneyen Çıkar mı?

Son dönemde Türkiye’de görüntülü danışmanlık hizmetlerinin sayısı epey arttı ama bu alana yöneleni görmedim. Yani ücretsiz görüşme ve ilgi alanlarına göre eşleştirme hizmetinden bahsediyorum. Belki bunun Tinder gibi iki tarafın onayıyla gerçekleştiği bir senaryo da kurgulanabilir. Elbette ücret ödeyen kullanıcılarla ücret ödeyen kullanıcıların eşleştirildiği bir senaryo kurgulamak mümkün. Zira uzun süre bedava iş yapmak pek de kolay değil.

Diğer yandan başarılı eşleştirme yapmak işin kritik noktası. Aksi takdirde kullanıcı kaybı yaşamak ve hatta sert eleştirilere maruz kalmak işten bile değil.

Bahsettiğim model için GrowthMentor’ün stratejisine de göz atabilirsiniz. Aylık belli bir ücret ödedikten sonra içerdeki ücretsiz danışma hizmeti verenlerden randevu alabiliyorsunuz. Yani kulübe bir giriş ücreti var ve içeride size zaman ayırmaya hazır mentorlar var. Elbette bazı mentorlar/uzmanlar giriş ücretine rağmen ücretsiz zaman ayırmayı tercih etmiyor.

Konuyla ilgili yorumlarınızı ve deneyim paylaşımınızı merakla bekliyorum.

Baremetrics Nedir? 5. Ayda 5000 Dolar MRR’a Nasıl Ulaştı?

0

Baremetrics, şeffaf girişim (open startup) kültürünün arkasında duran önemli girişimlerden biri. Stripe verileri için ölçümleme ve analiz hizmeti olarak kurulmuştu ama bugün Braintree (Paypal),Google Play, App Store, Recurly,Chargebee, Shopify gibi farklı platformlardan kazanılan gelirleri de takip etmeyi sağlıyor. Girişimlerin kendi yönetim panellerini halka açık olarak paylaşılmasına da izin verdiği için de özel bir yerde duruyor. Bir örneği demo.baremetrics.com adresinde görebilirsiniz.

Bizim için daha mühim olansa Baremetrics’in kurulduğu ilk 5 ayda yakaladığı başarı. Bu yazıya konu olan videoyu daha sonra yazmak istediğim şeyler arasında buldum daha fazla bekletmeden paylaşmak istedim.

İşte Baremetrics’in kurucusu Josh Pigford’un ağzından 5 ayda nasıl 5 bin dolar kazanmanın hikâyesi. Umarım hepimiz bu hikâyeden işimize yarayacak bazı dersler çıkarabiliriz. Lütfen yorumlarınızı da paylaşmadan geçmeyin.

Baremetrics 5 ayda 5 bin dolar kazanmayı nasıl başardı?

– Josh Pigford bir akşam karısına ‘Tatlım bu akşam bir iş kuruyorum” diyerek yola çıkmış ve aslında kendi için bir şey geliştirmek niyetindeymiş. Aslında bu durum pek de sürpriz değil çünkü genellikle ihtiyacımız olan ürünleri yaptığımızda başarılı oluyoruz.

– Josh, 1. ayda ürünü tasarlayıp hemen ortaya çıkarmış. İlk ay 1000 dolar, 3. ay 1650 dolar kazanmış ve 4. ayda gelirini ikiye katlayarak 3200 dolara çıkarmış. 5. ayda ise 5300 dolar tekrarlayan aylık gelire ulaşmış. Aşağıda paylaştığım video 6 yıl öncesinden olduğu için Joshn, 6. ayda 7000 dolar kazandığını ve sunumu yaptığı sırada da 8000 dolar civarında aylık geliri olduğunu söylüyor.

– Josh, kullanıcıların para ödemesinin ürünü doğrulamak anlamına geldiğini ve bu psikolojik bariyeri aşmak gerektiğini söylüyor. En azından ilk aşamada freemium planlardaki ücretsiz kullanıcılarla hava atılmasını da doğru bulmuyor. Çünkü para vermeyen kullanıcılar Josh’a göre ürün-pazar uyumunu doğrulamış olmuyor. Kısacası; ürününüze kimse para vermiyorsa ürün-pazar uyumunu henüz yakalamış sayılmazsınız.

– Bu açıklama elbette ücretsiz hizmet sunan veya sunmak isteyenler için ciddi bir mesele ve şahsen Josh’ın yanıldığını söyleyemem. Ben de Girisimler.net için bir Patreon hesabı açtıktan sonra insanların gerçekten ürettiğim içeriklere para ve değer verebildiğini gördüm. Bu beni motive etti ve ayakta kalmamı sağladı.

Yine Product Hunt’ta ücretsiz plan neden sunmadığını sorduğum bir geliştirici bana ücretsiz kullanıcılara vereceği enerjinin elde edeceği kazançla ters orantılı olduğunu söylemişti. Haklıydı.

– Buradan şöyle bir kural da çıkıyor; Eğer birinin paradan veya zamandan tasarruf etmesini sağlıyorsanız veya bir değer oluşturuyorsanız, bunun bir bedeli olmalı (para almalısınız). Hatta daha fazla para istemelisiniz, muhtemelen kendinize daha az değer biçeceksiniz.

Ürününüzün hazır olmadığını düşündüğünüzde bile ürününüz hazırdır. Pazara çıkmanız lazım. Josh bu iddiayı savunurken Reid Hoffmann’ın meşhur ‘Eğer ürününüzün ilk sürümünden utanmıyorsanız pazara geç çıktınız demektir.” sözünü de hatırlatıyor ve Baremetrics’in ilk versiyonunun da çok basit olduğunu ama o versiyonun bile ayda 2000 dolar kazandığının altını çiziyor.

– İkinci ay ile üçüncü ay arasındaki 2 kat gelir farkını yaratan şey, Josh’un ürünü yeniden yazıp tanıtması olmuş. Ama ilk versiyonu yapmasaydı ikinci versiyonun nasıl olması gerektiğini tam olarak bilemeyecekti veya yaptığında 3. aydaki gelirine ilk ayda ulaşamayacaktı. Çünkü tamamen değiştirdiği ilk model sayesinde yeni ürünü satacak hazır bir kitleye sahip oldu. Üstelik bazıları zaten para kazandırıyordu. Josh, büyük özellikler için küçük parçaları yayına alın diyor.

– Josh son olarak hayalinizdeki/istediğiniz müşteri için fiyatlandırma yapın diyor. Örneğin 10 dolarlık ucuz bir fiyatlandırmada kullanıcıların az bir bedelle çok şey talep edeceğini, daha ucuz rakip bir ürün bulduğunda sadık olmayacağını söylüyor. Aksine 100 dolar ödeyen bir müşterininse fiyat endeksli olmayacağını dolayısıyla daha sadık olacağını söylüyor.

Diğer yandan 100 dolar ödeyen 1 müşterinin taleplerini dinlemek 10 dolar veren 10 müşterinin taleplerini dinlemekten kabaca 10 kat daha kolay olacak. Elbette bu müşteriyi kaybettiğinizde diğer duruma göre 10 kat daha fazla para kaybedeceksiniz ama bu kullanıcılar bir kez kazanıldığında kolay kolay bırakmıyor.

Josh bu yaklaşımı şöyle kurallaştırıyor; eğer hedeflediğiniz müşteri (kendi işinde) çok ücret istemiyorsa, onlardan çok ücret almayı beklemeyin. Yani iyi para kazanan şirketlere odaklanın diyor.

Sözün Özü

Buraya kadar okuduysanız ne güzel. Sunumu izlemeniz daha da güzel olur ama hiçbirini yapamadıysanız Josh’un sunumunu özetleyen aşağıdaki 5 maddeyi aklınızda tutmaya çalışın. Belki sizin de pazara hızlı çıkıp, daha erken para kazanmanızı ve belki de hayatta kalmanızı sağlar…

1. İhtiyacın olan şeyi geliştir
2. Birinci günden işi ücretlendir
3. Mükemmeliyetçi olma
4. Ürünü hızlı ve sık sık güncelle
5. Ücret tarifeni hayalindeki müşteriye göre belirle

Dipnot: Bu sunumun MicroConf adlı bir konferansta yapıldığını görebilirsiniz. Bu konferans serisi kendi kendine girişimini ayağa kaldıran girişimcilerin hikâyelerini gündeme taşıyor. Diğer videolara da göz atmanızı öneririm. Vimeo’da kayıtlı 96 tane video var.

https://vimeo.com/94623532

 

Carrd: Kolay Site Yapma Aracı (%15 İndirim)

2

17 Eylül Tarihli Güncelleme: Carrd’ın partneri olarak sizler için %15 indirim aldım. Bu linke tıklayıp %15 indirimli kayıt olabilirsiniz. 😉

Elbette biraz abartıyorum ama yanıldığımı söylemek de çok kolay değil. Çünkü Carrd, en azından benim gördüğüm birçok site yapma aracı içinde ilk sırayı alabilecek bir ürün. Özellikleri ve kullanım kolaylığı ile farkını gösteren, benim de para ödediğim ve geliştiricisine epey para kazandıran bir ürün. Sözü uzatmadan detaylara geçelim…

Hız ve Sadelik Sevenler İçin

Carrd, tamamen mobil uyumlu (responsive) tek sayfalık site / karşılama sayfası (landing page) yapmanızı sağlayan bir araç. Blok sistemiyle çalışıyor ve istediğiniz bileşenleri ekleyip sitenizi hızlıca inşa ediyorsunuz.

Özgün bir tasarım üzerinde çalışabilirsiniz ama 5 farklı kategorideki (profil, landing, form, portfolio, sectioned) onlarca temadan birini seçerek dakikalar içinde çok şık bir websitesi / landing page sahibi olabilirsiniz. Elbette yeni girişiminizin beta veya MVP versiyonunu da hazırlamanız mümkün. Hatta bugün Mustafa Dalcı ile yapacağımız Kod Yazmadan Girişim Nasıl Yapılır? webinarında bu konuları konuşacağız.

Örnek temalar için bkz: carrd.co/build

Ücretsiz ama Ücretli Versiyonu Çok Cazip

Carrd‘ın en önemli avantajlarından biri hiç para ödemeden carrd.co alan adı altında (bkz: billgates.carrd.co) ve temel özellik setiyle 3 tane site oluşturabilmeniz. Ama ücretli (pro) kullanıcı olduğunuzda sunulan avantajlar ve fiyat etiketi gerçekten ücretsiz hesapta kalmayı zorlaştıracak cinsten.

Ücretler

Ücretli üyelik paketleri eskiden çok daha sınırlı seçenekler halinde sunuluyordu ama Carrd‘ın geliştiricisi AJ (epostalarda bile adını vermiyor) artık daha fazla seçenek sunmaya başlamış.

Carrd‘da kendi alan adınızı kullanmak isterseniz 10 site için yıllık 19 dolar ödemeniz yeterli. Ama crd.co alt alan adıyla idare ederim diyorsanız bu fiyat yıllık 9 dolara kadar düşüyor.

Şu anki durumda tüm özellikleri istemezseniz daha esnek tablo var ama benim kullandığım Pro Plus 100 paketi kaldırılmış ve yerine Pro Plus 250 diye bir paket getirilmiş. Tabii fiyatı da biraz yükselmiş ama sunucuya para ödemediğimizin altını çizmek isterim. Aylık 25 dolara 250 site barındırmak site başına 0,1 dolar / ay yapar.

Carrd‘ın ücretli üyeliklerinde sunulan özelliklerden bazıları şunlar; özel alan adı, ücretsiz SSL desteği, formlar (bir çok eposta aracıyla uyumlu), ödeme alma için Stripe/Paypal/Gumroad entegrasyonları, eklentiler, içerik gömme özelliği (embed), sınırsız element ekleme, ücretli üyelere özel hazır temalar, site ikonları, Google Analytics desteği, parola ile koruma, gelişmiş özellikler, site indirme… Tüm detayları sitede görebilirsiniz.

%15 İndirim

Carrd’ın partneri olarak sizler için %15 indirim aldım. Bu linke tıklayıp %15 indirimli kayıt olabilirsiniz.

Nasıl başladı? Ne Kadar Kazanıyor?

Hikâye AJ’nin mobil uyumlu tek sayfalık site oluşturmak için kendi ürününü yapma isteğiyle başlıyor. 2016’da ilk adımı atan AJ, yaptıklarını Twitter’da sürekli paylaşarak ilerledi ve paylaştığı rakamlara göre Carrd‘ın gelirleri sadece verilen o ay için şöyle değişmiş;

  • Ocak 2016’da 0$
  • Ocak 2017’de 1600$
  • Ocak 2018’de 8100$
  • Ocak 2019’da 23800$
  • 2020 rakamını maalesef bilmiyorum ama 1 sene öncekinden çok daha yüksek olduğuna eminim.

AJ’nin ayda 1600 dolar kazanmak için 1 yıl sabretmiş olması ibretlik. Bugün ayda 50 bin dolar kazanıyorsa o sabırla geçen ilk yıla borçlu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Daha fazlasını Carrd.com üzerinde keşfedebilirsiniz. Ben gelecegigorenler.com‘u ve girisimler.net’i bugünlere getiren gunungirisimi.com‘u da Carrd ile yaptım. 🙂

Diğer örnek sitelerim: firattest.carrd.cobillgates.carrd.comuhammedali.net

AppSumo Nedir? – Ömürlük Abonelik (LTD) Fırsatları

2

Aslında AppSumo‘yu “49 Dolara Nasıl Binlerce Dolarlık Kâr Ettim?” yazısında kısaca açıklamıştım ama bilmeyenler için daha detaylı anlatmayı da epeydir düşünüyordum. Çağrı Sarıgöz’ün son podcast bölümünü dinleyince daha fazla geçikmek istemedim.

Bu girişimi soru cevap şeklinde tanıtacağım ve yeni yazılarla desteklemeye çalışacağım. Çünkü AppSumo’nun gerçekten hem girişimcilere hem de internet kullanıcılarına çok önemli faydası olduğunu düşünüyorum. Hatta bazen yaptıklarını örnek alıyorum.

Yeni soru-cevaplarla zamanla içeriği genişletebilirim. Lütfen aklınıza bir şey takılırsa sormaktan çekinmeyin?

AppSumo Nedir?

AppSumo yazılım ürünlerini merkeze alan bir yüksek indirimli bir çeşit pazar yeri platformu. Bir nevi “yazılım ürünlerinin ve girişim dünyasının Groupon’u” diyebiliriz.

Dolayısıyla ‘AppSumo Nedir?’ sorusuna iki taraflı yanıt vermekte fayda var.

1. Son kullanıcıların (müşteri) çeşitli yazılım ürünlerini/hizmetlerini normalden %50-90 daha uyguna almasını sağlayan bir indirim mağazası.
2. Girişimler (satıcılar) içinse ürünlerini yüzbinlerce kişiye ulaştırabildiği bir pazarlama platformu.

Bir de kendilerinden dinleyelim.

https://www.youtube.com/watch?v=VI9EeJBjTv4

İndirimler ne kadar gerçekçi?

AppSumo 2010’dan beri varolan bir girişim ve girişimcileri ciddi bir elemeden geçirerek içeri alıyor. Alıcıların hayal kırıklığına uğramasını istemiyorlar. Dolasıyla halihazırda müşterileri olan girişimler seçiliyor ve indirim oranları normalde siteden satın alabileceğiniz fiyatlara göre belirleniyor.

Diğer yandan ben yukarıdaki indirim oranının %100’e yakınsadığını söyleyebilirim çünkü AppSumo’nun neredeyse tüm fırsatları ‘Lifetime Deal’, yani tek ödeme yapıp ömür boyu sahip olabileceğiniz bir hizmet satın alıyorsunuz.

Haftada kaç fırsat çıkıyor? Fırsatlar ne kadar aktif oluyor?

Gülay’ın paylaştığı bilgiye göre her hafta 3 girişime yer veriliyor ve indirim fırsatı 30-60 gün yayında kalıyor. Bu rakamlar dönemsel olarak değişebilir.

Girişimler ne kadar komisyon ödüyor?

Resmi bir açıklama yok ancak satış tutarının yarısından fazlasını ödemeyi bile göze almalısınız. Yani 50 dolarlık bir ödemeden size kalan 10-12 dolar da olabilir 25-30 dolar da. Ürününüze ve yapacağınız pazarlığa bağlı.

Girişimler neden ‘zararına’ satış yapmayı kabul ediyor?

Evet, zararına gibi görünüyor ama aslında değil. Neden derseniz;

  1. AppSumo’nun kitlesi çok büyük ve hiç masraf yapmadan ciddi bir tanıtım yapmış oluyorlar. Çağrı’nın podcastinde Appsumo’nun 500 bin üyesi olduğundan bahsedildi. Ben de bir iki yıl önceki eposta abonesi rakamının 1 milyonu geçtiğini duymuştum. Ayrıca sadece Appsumo değil, benim gibi farklı mecralar, Youtuber’lar da beğendiği ürünleri tanıtıyor. Appsumo’da girişim için bir webinar yapıyor.
  2. Normalde yazılım ürünlerinde %80 gibi bir kârlılık oranından bahsetmek mümkün. Dolayısıyla maliyetler açısından bakarsak ve tanıtım maliyetini hesaba katarsak aslında kimse zararına iş yapmıyor.
  3. Fırsatlar kısa süreli (30-60 gün) ve internet çok büyük. AppSumo her ne kadar yüzbinlerce kişiye duyursa da birkaç bin, belki 10-20 bin müşteri kazanıyorsunuz ama internet çok çok daha büyük.
  4. Kuponları/ürünü kullanmayanlar kârlılığı artırıyor.
  5. Girişim için güzel bir şok testi oluyor. Yani çok sayıda müşteriye yanıt verme ve memnun etmek için kaslarınızı geliştirmiş oluyorsunuz.
  6. Bir kişi Lifetime Deal alsa da ilerleyen zamanda veya hemen ekstra harcama yapabiliyor ve bu da müşterinin ömür boyu değerini artırıyor.

AppSumo bugüne kadar ne kadar iş yaptı?

– 2010’da kurulan girişim bugüne kadar 1000 civarında girişim ile 1600 kadar indirim fırsatı sunmuş.
– Girişimciler bu yolla 15 milyon dolar kazanmış.
– Son kullanıcılar da 500 milyon dolardan fazla tasarruf sağlamış.

AppSumo’da Türkiye’den girişimler çıktı mı?

Evet. Vidyou, Sociality, Replybutton ilk aklıma gelenler.

AppSumo’nun kurucusu kim?

Facebook’un ilk çalışanlarından biri olan Noah Kagan. Noah’ın tek kişiyle başladığı işi bugün onlarca kişi tarafından yönetiliyor. Genç girişimci kendi geliştirdiği Sendfox ve Kingsumo gibi ürünleri de AppSumo üzerinden satıyor.

Noah Kagan (Soldaki güncel fotoğrafı)

İndirimleri kaçırırsam ne olur?

Muhtemelen böyle bir indirimi bir daha rüyanızda görürsünüz. 🙂 Ama Appsumo Plus üyeliğini satın alırsanız kampanya bittikten sonra 72 saatlik ikinci bir şans veriliyor. Ayrıca AppSumo alışverişlerinizde %10 indirim sahibi oluyorsunuz, bazen ücretsiz ürünleri alabiliyorsunuz ve KingSumo Giveaway Pro üyeliğine sahip oluyorsunuz.

Appsumo ekibinin bir kısmı

Ürünü beğenmezsem ne olur?

60 gün içinde kolayca iade politikası var. Eğer AppSumo kredisi isterseniz anında hesaba yatıyor, parayı isterseniz belli bir süre içinde hesabınıza/kartınıza gönderiliyor. Benim de iade ettiğim oldu. Beğenmezseniz veya kullanmazsanız iade seçeneğini mutlaka düşünün.

Sen Appsumo’dan ürün satın alıyor musun?

Hem de nasıl… 🙂 Geçmişte Depositphotos, Mailchimp, Zapier, Evernote, Dropbox gibi bugünün popüler ürünleri de AppSumo’da çıkmış ama kaçırdık. Özellikle Zapier’i kaçırdığıma yanıyorum.

Bu arada ben 2011’den beri üyeyim, o zamanlar Noah kendi epostasından mesaj atıyordu. Alıp da kullanmadığım çok ürün var ama dayanamayıp alıyorum. ABD’de olsam veya dolar 1 TL olsa tüm ömür boyu fırsatları alıp yatırım yapabilirim. 🙂

GirişimlerNet’te yazdığım ürünleri genelde satın almış oluyorum. Satın aldıklarımı veya almayı düşündüklerimi zaman zaman Twitter’da paylaşıyorum. Elbette satın alıp hala yazmadıklarım da var.

Aşağıda son aldığım ürünlerden bazılarını görebilirsiniz.

AppSumo gelir ortaklığı yapıyor mu?

Evet, Appsumo gelir ortaklığı (affiliate) programı var ve ben de partnerlerinden biriyim. Ayrıca üye olup arkadaşlarınızla referans linkinizi paylaşarak satış olması durumunda 10 dolar kazanabilirsiniz.

LetterStack: E-posta Bülteni Odağında Faydalı Kaynaklar

0

Letterstack, e-posta bülteni (newsletter) gönderenlere özel bir kaynak sitesi. Sekiz farklı kategoride e-posta bültenlerine özel kaynaklar sunuyor. Söz konusu 8 kategori aşağıdaki şekilde sıralanıyor.

  • Build A Newsletter: E-posta bülteni göndermeye başlamak isteyenler için kaynaklar
  • Grow Subscribers: Bülten abonesi kazanmak isteyenler için kaynaklar
  • Monetize A Newsletter: Bülten üzerinden para kazanmak isteyenler için kaynaklar
  • Improve Deliverability: Bültenlerin ulaştırılma başarısını artıracak kaynaklar
  • List In Directories: E-posta bültenlerine özel dizinler
  • Join A Community: Bu dikeydeki topluluk grupları
  • Take A Course: Kurslar, eğitimler
  • Find Sponsors: Sponsor bulmak isteyenler için kaynaklar/öneriler

Girisimler.net ve emailmarketing.club için çok güzel kaynakların olduğunu söyleyebilirim. Dizinlere iki bültenimi de ekledikten sonra topluklara, teknik iyileştirmelere ve para kazanma konularına dalabilirim. 😉